Afyonkarahisar Barosu avukatlarından Serdar Avcı’nın konuşmacı olarak katıldığı avukatlık mesleği konulu konferans fakültemiz konferans salonunda gerçekleşmiştir. Okulumuzun ev sahipliğinde gerçekleşen konferansa yardımlarını esirgemeyen ve içten samimiyetlerinden dolayı fakülte yönetimimize ve Dekanımız Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bayraklı’ya öğrencilerimiz adına müteşekkiriz. İlgili konferansa önayak olmasından dolayı ayrıca Genç Hukukçular Kulübüne ve Şafak Orhan’a teşekkür ederiz.

“Kendimi tanıyınca savcılık hayalimden vazgeçtim”

İlkokul 3. Sınıftan beri savcı olmak istiyordum hatta imzalarımı bile “S.Avcı” şeklinde atıyordum. Üniversite 3. Sınıfta kendimi tanıdım ve bu mesleği yapamayacağımı ve yapsam bile mutlu olmayacağımı anlayıp avukatlığa yöneldim. Avukatlıkta o kadar mutlu oldum ki hâkimlik-savcılık sınavına hiç girmedim, noterliğe bile başvurmadım. 18 yıldır avukatlık yapıyorum ve hiç pişman olmadım.

Türk hukukunda “Avukatlar yalancıdır” düşüncesinin tarihçesi

Hukukun tarihi Roma’ya kadar dayanıyor. Türkiye’deki avukatlık mesleği ise Tanzimat öncesi, Tanzimat sonrası ve cumhuriyet olmak üzere 3 dönemdir. Bizde Tanzimat’tan önce dava vekilliği diye bir şey yok, mübaşirlik var. Mübaşirlerin ise sadece yazılı savunma yapma hakkı var, duruşmaya girme hakkı yok. O dönemde bu kişilerde aranan özellikler ise kişilikleri sağlam, sözüne güvenilir ve toplum tarafından itibar gören kişiler olmaları. Bu kişiler itibarlı ve maddi durumları iyi olan kişiler, o nedenle biraz üst tabaka gibiler. “Kavaf” adı verilen bir grup insan bu mahkeme çalışanlarıyla aynı mahallelerde falan otururken ahbap oluyorlar ve kadı-arzuhalci gibi kişilerin haberi bile olmadan insanlardan para alıp davalarını kazandıracaklarının teminatını veriyorlar. Birçok hak kayıplarına neden oluyorlar. İnsanlar davaları kaybedince mahkeme çalışanları grubuna yalancı gözüyle bakmaya başlıyor toplum. Bu da ‘Kavaflar yalancıdır’ algısının yerleşmesine neden oluyor. İnsanlar kavaflardan bu tarz beklentilerde bulunmasaydı avukatlar yalancıdır düşüncesinin alt yapısı oluşmazdı. Bu düşünceyi yaratan toplumun kendisidir. Bu yalancılık yaftası daha kaç yıl avukatların üzerinde kalır bilinmez ama bu düşünceyi çürütmek bizim elimizde.

“Avukatların çoğu işini hakkıyla yapan insanlardır”

Her meslekte olduğu gibi avukatlıkta da işini menfaatlerini düşünerek yapanlar var ama avukatların %90’ı işini onuruyla ve ahlakıyla yapan insanlar. Avukatlık mesleği harama girmeden ve dinsel değerleri rahatsız etmeden yapılabilecek bir meslek. Toplumun ahlakı ile meslek gruplarının ahlakı doğru orantılıdır. Toplum ahlaklıysa herkes işlerini ahlaka uygun sürdürür.

“Farkındalık yaratın”

Meslekte farkındalık yaratmak iki şekilde olabilir: Birincisi bilgili olmak; İkincisi ise düzgün bir hayat tarzı, düzgün giyinmek, düzgün kokmak, mümkün mertebe iyi bir yaşam sürmek vb. şeklinde olur. Bilmek, güzel ve akıcı konuşmak, insanları etkileyebilmek gibi avukatlarda bulunması gereken özelliklerin hepsinin temelinde okumak var. Çok okuyun ve her şeyi okuyun. Hiçbir kitabı, konuyu, bölümü ayırt etmeden önünüze gelen her şeyi okuyun. Hayatınızda uykudan sonra en çok zaman ayırdığınız şey okumak olsun.

“Avukat olmadan önce farklı bir işte çalışın”

Hukukla ilgili olmayan bir meslekte çalışmayı tavsiye ediyorum. Herhangi bi işe girin ve çalışın çünkü bu işler size çok şey kazandıracaktır. İletişim kurmayı, pazarlamayı, pazarlık etmeyi, sözleşme hazırlamayı, çek-senet düzenlemeyi, kime güvenip güvenmeyeceğinizi vs. öğreneceksiniz ve bunlar hem meslek hem kişilik açısından sizi geliştirecek şeyler. Ben avukat yanında çalışmayı 3. Sınıfın sonuna kadar tavsiye etmiyorum çünkü hukuk bilinci tam oluşmamış oluyor ama bu tarz işlere girmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. En azından yaz tatillerinde bir-bir buçuk ay çalışın. Garsonluk, reklamcılık, kitap satıcılığı tarzı işlerde çalışın çünkü farkında olmadan size bir bilinç aşılanıyor.

Staj dönemi

Staj çok önemli çünkü meslek ahlakınız, mesleğe bakış açınız, büro düzeniniz, kasa düzeniniz, müvekkil görüşme alışkanlığınız, müvekkile görüşme yeteneğiniz vesaire hepsi staj döneminde yetişiyor. Staj döneminde çalışacağınız yeri belirlerken değer görebileceğiniz, katkı sağlayabileceğiniz, kendinizi geliştirip kendinize katkı sağlayabileceğiniz yerleri seçin çünkü meslek hayatına atıldıktan sonra bir şeyleri sormak veya öğrenmek çok daha zor. Staj sizin öğrenmeniz için size verilen bir yıllık süredir. Bunu en iyi şekilde değerlendirin.

Staj büronuzu her çeşit davayı görebileceğiniz bir yer olarak seçmeye çalışın. Her büroda ağırlıklı davalar farklıdır ama elinizden geldiğince çeşitlilik görebileceğiniz büroyu tercih edin.

Staj yaptığınız yerdeki üstadınıza saygı gösterin ama üstadınız sizi eziyorsa asla kendinizi ezdirmeyin. Zaten sizi ezen kişi bir üstat değildir. Çok iyi bir avukat olabilir ama üstat değildir. Üstat, yanındaki çırağına bilgilerini ve gözlemlerini en güzel şekilde aktaran kişidir.

Meslek hayatınızda kendinize ne kadar güvenseniz güvenin, maddi durumunuz ne kadar yeterli olursa olsun 2 yıl kendi büronuzu açmamanızı tavsiye ederim. Kendinizi tanıyıp insanlara tanıtıp işi üstadınızdan iyice öğrenip büronuzu açmanız daha yerinde bir karar olacaktır.

Serdar Avcı’dan Tavsiye ve Uyarılar

Bir işi para kazanmak için yapmamalıyız. Kendimizi tanıyıp ilerde ne ile ve nasıl mutlu olacağımıza karar verip mesleğimizi buna göre seçmeliyiz. Para illa ki az veya çok kazanılır, aslolan mutluluktur.

Avukat olmak hiç kolay değil. Avukatlık, sınavı kazanamadım bari avukat olayım tarzında yapılabilecek bir meslek değil. Avukatken kendini sürekli geliştirmen gerekir. Değişen, gelişen her şeyden haberdar olman gerekir.

Bugün Türkiye’de hâkim-savcı kıdem yılı ortalaması 2,7 yıl. Talihsiz 15 Temmuz sürecinden sonra özellikle avukatlara çok büyük pay düşüyor. Bu süreç geçecek ve yargı yeniden en güvenilir ve en üstteki kurum olacak.

Toplumda “Avukat her konuda fikir sahibi olmalı” algısı vardır. Bizim karşıdaki kişiyi etkileyebilmemiz için onun bizi bilgili biri olarak görmesi gerekir. Kılık kıyafet, konuşma, duruş vb. şeyler de çok önemlidir ama asıl önemlisi bilgidir. Karşıdaki kişinin ona yardımcı olabileceğinize inanması ve sizin bilgili olduğunuzu görmesi çok önemlidir. İnsanların size güvenmesini sağlayacak en önemli şey budur.

Hayatın içinde olmadan, birilerine değmeden; bilgimizi, görgümüzü, güzel konuşmamızı, ahlaklı hayatımızı mesleğimize aksettiremeden mesleğimizde başarılı olamayız.

Herkesin iyi olduğu bir alan vardır; kimisi sporda, kimisi siyasette, kimisi ekonomide, kimisi ikili ilişkide… Bu kendinize güvendiğiniz şey neyse onun üzerine gidin, meslek hayatınızda onu kullanın. Ama ben bu alanda iyiyim diye kendinizi o alanda geliştirmemezlik yapmayın. O alanda kendinizi geliştirmek için elinizden gelen her şeyi yapın çünkü bu özelliğiniz körelmeye başladığı anda onu yeniden canlandırmak veya kendinize güvendiğiniz bir diğer alanda icraata geçmek çok zor olur.

İyi ve doğru giyinmek, bakımlı olmak insanlarla kuracağınız iletişimlerde çok önemlidir. İlk izlenimi doğru ve güzel yaratmak gerekir.

04 Kasım 2019, Pazartesi 953 kez görüntülendi